Bayan öğretmenlerden, okullarımıza yönetici olarak atanacaklar için; pozitif ayırımcılık yapılmasını teklif ediyorum.
Kim adına?
— Bayan meslektaşlar adına pozitif bir ayırımcılık yapılmasını özellikle istiyorum.
Niçin istiyorum?
— Az da olsa, doğması kuvvetle muhtemel olan, olduğu zaman da; sansasyonel ve siyasi yöne çekilebilinen yüz kızartıcı yönü olan taciz vb. olayların olmasının önüne geçilmesi için, istiyorum.
Gerekçesi nedir?
— Yaşananlardan hareketle, eğitim sistemimizdeki hayati ihtiyaç.
Nedenlerine aşağıda yaşadığım örneklerle değineceğim. Amacım bu konu üzerinde Türk Milli Eğitimi ile ilgili herkesin fikir yürütmesi. Artıları, eksileri nelerdir, tartışılmasını istiyorum.
15 yıllık öğretmenlik mesleğinden sonra, ilköğretim müfettiş yardımcısı olarak uzak bir ilimizde göreve başladım. Kıdemli müfettiş olmayınca daha yardımcılığım kalkmadan grup başkanlığı görevi üzerimde kaldı. Bir ilçemizde 850 öğrencisi olan bir YİBO (Yatılı İlköğretim Bölge Okulu) vardı. Diğer YİBO’lardan farkı, öğrencilerin tamamının kız öğrenci olmasıydı. Okul yönetimi tamamı erkek olan erkek olan bir müdür, bir müdür başyardımcısı ve dört müdür yardımcısı tarafından yönetiliyordu. Öğretmenlerin de yaklaşık % 50 ‘si bayandı. Bu durum beni çok düşündürdü. Milli Eğitim Müdürlüğü görevini vekâleten yürüten (merhum ) amirimizi makamında ziyaret ettim.
Kendisine bu okulun kız okulu olduğunu, idarecilerin tamamının erkek olmasının doğru olmadığını, pedogojik olarak da sakıncalarını, öğrencilerin sorunlarını idareye gereği gibi iletemediklerini, orada gözlemlediğim olaylarla da takviye ederek müdürüme sözlü olarak taleplerimi sıraladım.
Bir de beni onurlandırdı ki, hiç unutamam! “ İşte böyle kardeşim, Müfettiş dediğin böyle olacak. Fikir üretecek, hep şikâyet etmeyecek. Bu zamana kadar bana kimse böyle teklif getirmedi, ufkumu açmadı. Seni tebrik ederim Mehmet Bey, dedi” ve teşekkür ederek ayrıldım.
Kısa zaman sonra, öğretmen evinde karşılaştık. Mehmet Bey, sözümün birini tuttum. YİBO’ ya karı-koca öğretmen atadım. Sıra rehber ve idareci atamada dedi. Sevindim, teşekkür ettim. Memnuniyetle ayrıldık.
Onbeş gün oldu, olmadı. Müfettiş bey diyerek koluma girdi ve özür diledi. Sana karşı çok mahcup oldum dedi. Hayrola müdürüm dedim. Bir argo söz kullandı. Tükürdüğümü bana yalattılar. YİBO’ya verdiğim karı-koca öğretmenin kararnamesini değiştirttiler dedi. Çok üzgündü, ben de üzülmüştüm ama üzüntü sorunu çözmüyordu.
Gerçekten 850 civarındaki kız öğrencilerimizin, bayan idareciye ekmek gibi, su gibi ihtiyaçları vardı. Bayan öğretmenlerin de vardı. Okuldaki öğrencilerin en küçüğü 6 yaşında büyüklerin ise; gerçek yaşı 18 olanları vardı. Sorunlarının bir kısmını bile bazen idarecilere ima ile de olsa anlatmaktan kaçınıyorlardı. Allah’tan öğrencilere çok iyi yaklaşan birkaç bayan öğretmen, çocukları kucaklamaktaydılar ki, onlar için tebrik etmenin ötesinde söz bulamıyorum.
Teklifimin ana gerekçesi: Okullarımızda öğrenci sayılarımız, kız ve erkek artık eşitlendi. Buna rağmen okullarımızdaki idarecilerin % 90-95 civarında erkeklerden oluştuğunu hepimiz biliriz.
İşte benim önerim; bayan öğretmenlere okullarda müdür yardımcısı olarak atanabilmeleri için pozitif ayırımcılık yapılması. Böylece öğrencilerimizin sorunlarına çözüm noktasında katkı sağlanması.
Bunun yasal zemini oluşturulmalı, eğitim sendikaları bunun gerçekleşmesi için çaba sarf etmelidir.
Bayan öğretmenlerimizin de idarecilik için; özellikle de okullarda müdür yardımcılıkları için gerekli isteği göstermeleri her kesim tarafından teşvik edilmelidir. Okul müdürlüğü bir bayan için çok cazip olmayabilir. Ancak okullarımızda müdür yardımcılıkları için durumları uygun olanlar vardır.
Önerim şu;
Okullarımızda buluna her üç idareciden biri, her beş-altı- idareciden ikisi lütfen bayan olsun. Bunun yasal zemini hazırlansın. Özellikle de Ortaokullarda.
Neden bu teklifi yapıyorum?
Sebep gayet açıktır. İlköğretim öğrencisinin yaşı 06–07 ile 14–16 arasıdır. Bu yaş çocuklarımızın ergenlik yaşıdır. Kız ve erkek öğrencilerimizin, rehber öğretmene, sınıf rehber öğretmenine ve idareciye en çok ihtiyaç duyduğu bir yaştır. Beden gelişimine paralel olarak, ruhsal gelişim sürecine giren kız öğrenci, bayan idareciye ifade edilemeyecek derecede muhtaçtır.
Anne-babası ayrı yaşayan, yetim, başı hiç okşanmamış olan, anne babasının her ikisi de temizlik işçisi, market çalışanı vb günlük 12–14 saat asgari ücretle, çok çalışan, aylık kazancı ile çocuğun isteklerini tam olarak karşılayamamış ailelerin çocuklarını bir düşünelim.
Bu aileler genel olarak; çok az ücretle günün 10–12 saatini iş yerinde geçirmektedirler. İkisinin kazancı devlet memuru olarak çalışan bir yardımcı hizmetli kadar ücret elde edebilmektedirler. Böyle bir anne, babanın çocuğuna; evde ayıracağı zaman yoktur. Olsa da iş yerindeki beden yorgunluğu, evin diğer işleri çocuklarıyla gereği gibi ilgilenmelerine imkân vermemektedir.
Her türlü imkanı iyi olduğu halde; çocuklarına karşı duyarlı olmayan anne-babaların ergenlik sürecine giren bu kız-erkek çocuklarına bizim bayan idarecilerimiz umut olacaktır.
Çocuklarımızı etkileyen faktörler çok fazla artık. Sadece anne babanın yetiştirmesiyle de çocuklar büyümüyor.
Kaldı ki, ergenlik süreci içinde; anne, babaya açılamayan kız- çocuğu, okulundaki erkek idareciye nasıl açılacak? Kendisine arkadaşlık teklif eden biriyle karşılaşınca ne yapacak, ne söyleyecek?
Taciz edildiğinde kime halini arz edecek? Hangi bakışın, hangi dokunuşun ve davranışın taciz olup olmadığını nerden bilecek?
Belki bunları aşmış ailelerin çocukları için bir sorun yok denebilir. Ama Yüz aileden kaç tanesi bu şekildedir? Yani ergenlik çağında kızı olan yüz aileden kaç tane kız, karşılaştığı durumu anne ya da babasıyla paylaşabiliyor? Ama öğretmeniyle paylaşma ihtimali daha yüksektir. Ben de bunun için idareciler arasında bir veya iki tane de bayan olsun önerisini getiriyorum.
Bu gerekliliği bir yaşanmış olayla somutlaştırmak isterim.
Lise I. sınıfta okuya iki kız öğrencim, nöbetçi olduğum için okula erken gittiğim bir günde; bahçede tedirgin, telaşlı dolaşırken arada bir de bana bakıyorlardı. Bir müddet sonra karar verip bahçede durduğum yerde bana doğru geldiler.
Öğretmenim size bir sorunumuzu açmak istiyoruz ama lütfen babalarımıza söylemeyin. Olur dedim ve dinlemeye başladım. “Trende okula gidip gelirken 30–35 yaşlarında birinin kendilerini taciz ettiğini,evlerine kadar yanlarına yaklaşıp yürüdüğünü söylediler. Adam şu anda karşıdaki kırtasiyeye girdi. Dersten çıkınca da bizi takip ediyor, bindiğimiz trene (şehir içi banliyösü) biniyor, korkuyoruz. Yaklaşık onbeş-yirmi gündür böyle, ne yapacağımıza karar veremedik, çok korkuyoruz. “ dediler.
Birinin babasını tanıyordum. Sosyal ve hatta siyasal çevresi çok iyi, ilçenin mülki amirleriyle, kolluk kuvvetleriyle doğrudan görüşebilen sevdiğim de bir insandı. Onun kızına sordum;
Babana söyleseydin keşke dedim. O da “ aman hocam, babam duymasın.!” Neden dedim?
Babama söylesem,”siz bir yanlış yapmışsınızdır, yoksa durup dururken sizi kim niye rahatsız etsin” der diye cevap verdi.
Öğrencilerin bu kararlılığı üzerine, babaya konuyu iletmeden müdür yardımcısına giderek; odasından bu durumu telefonla emniyete ilettim ve iki polis memuru geldi. Şahsı götürdüler. “ Öğretmenim şikâyetçi olmanıza gerek yok, o bir daha bu işi yapmaz deyip öğrencilerimizi rahatlattılar. “ Gerçekten bir daha aynı olay olmadı.
Bu olay 17 yıl önce yaşana bir olay.
İşte bu durumdaki öğrencilerimizin okullarımızda kendilerini rahat bir şekilde ifade edebilmeleri, sorunlarını çekinmeden idareciye iletebilmeleri, karşılaştıkları durumlar karşısında bazen öğretmenin, idarecinin; anne ve babadan daha güvenilir olduğunu gördüğüm için,
Her üç idareciden biri, her beş idareciden ikisinin bayan olmasının çok önemli ve gerekli olduğunu söylüyorum.
”Bayan idarecilerin atanması ve bu konuda belli bir mesafe alınıncaya kadar, bayan öğretmenler için yasal düzenlemeyle pozitif ayrımcılık yapılmasını öneriyorum” Üç idareci normunun biri, beş normun ikisi bayan normu olmalı.
Yukarıda gerekçelerini izaha çalıştığım sebeplerden dolayı yatılı, gündüzlü bütün ilkokullarada özellikle de ortaokullarda ve liselerde uygulanmalıdır.
Aynı konuda, okullarımıza atanan rehber öğretmenler konusunda dikkatlerden kaçan çok önemli bir husus var!
Denetlediğimiz ortaokulların hemen tamamında; bir okulda üç rehber öğretmen var. Üçü de bayan veya tam tersi üçü de erkek.
Bu konuda da rehber öğretmen normları belirlenirken erkek-bayan diye her okul için norm kadro ayırımı yapılarak, yasal olarak sorun çözülmelidir.
Denetim elemanı olarak yaşayarak, gözlemlerime dayanarak söylüyorum ki; bir rehber öğretmeni kadrosunun bulunduğu okuldan başka bir okula; geçici görevlendirmekle, onun performansı% 50düşüyor.İl ve ilçe içi görevlendirmelerle bu sorun çözülemez.
Bakanlıktaki yeni düzenlemeler, atamalar, 444 le ilgili doğru yanlış tartışmaları sürüp giderken; çok önemli olan bu konuyu gözden kaçırmamalıyız.
Tüm Eğitim çalışanlarına seslenmek istiyorum!
Lütfen, önerilerimi doğru buluyorsanız destek verin…
Mehmet ÖZTÜRK
Anakara Maarif Müfettişleri Başkanı
Sitemizde yer alan her türlü bilgi, belge, doküman ve görselin yasal hakları sahiplerine, kamu7.com imzalı haber ve makaleler tarafımıza aittir. İzin almak ve kaynak göstermek suretiyle makale ve haberler kullanılabilir. Ancak ileride doğabilecek yasal sorunlardan kamu7.com sitesi yapımcıları ve yöneticileri mesul tutulamaz.
© 2014 KAMU7.COM